3.Sınıf Zümresi

Yaşam kendi varoluşu ile sorunlar yumağı mıdır, yoksa insanlar mı sorun üretir ya da her ikisi de var mıdır? Bu ayrı bir tartışma konusudur. Ama gerçek olan insanın sürekli sorunlarla karşı karşıya kaldığı ve sorunları çözmek zorunda olduğu olgusudur. Sorun çözmede de iki temel tutum vardır. Birincisi masaya yumruk vurmak, ikincisi akıl yürütmek. Masaya yumruk vurarak sorun çözülür mü? Geçici olarak da olsa evet. Güç sizde olduğu sürece geçici olarak ortadan kaldırmış olursunuz. Bu yöntemle sorunu ya da sorunluyu ürkütür, korkutur, hatta yok eder ve çözersiniz. Bu tutum despotizmi temsil eder ve geçicidir. Bir zaman sonra “çözdüğünüz” sorun büyüyerek yeniden karşınıza çıkabilir.
Akıl yürütme yöntemiyle sorun çözmek ise kalıcı çözümdür. Çözümde estetik vardır, incelik vardır, erdem vardır. Sanattır bir anlamda. Bu tutum bilgeliği temsil eder ve dinginliğe yol açar. Sorunu çözen de, sorunun kendisi de mutludur

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu
DEHB başta bireyin kendisi olmak üzere aileyi ve toplumu ilgilendiren çocukluk çağının en önemli ve en sık görülen psikiyatrik sorunudur. Başlıca 3 temel belirtiden oluşmaktadır. Ben şimdi sizlere bunlardan biri olan “Dikkat Eksikliğinden “ bahsedeceğim. Dikkat Eksikliği: Dikkat eksikliği çocuğun dikkat süresinin yaşına göre kısa olması ve özellikle okuma, yazma ve matematik gibi akademik alanlarda dikkatinin kolay ve çabuk dağılması şeklinde tanımlanmaktadır. Problemler daha çok okul hayatının başlamasıyla birlikte belirgin hale gelir. DEHB’li çocuklar dersleri dinlemez, ödev yapmayı sevmez, anne-baba ya da öğretmenin zoruyla ödev yaparlar. Çeşitli bahanelerle(tuvalete gitme, su içme gibi) sık sık masa başından kalkarlar. Ders çalışırken sürekli yanlarında birini isterler. Sorumluluklardan kaçarlar, üzerlerine aldıkları işi bitirmekte zorlanır, bir işi bitirmeden başka işe geçerler. İşitsel dikkati bozuk olan çocuklar, sanki konuşulanı dinlemiyormuş görüntüsü verirler. Bir komutu bir kaç defa tekrarladıktan sona uygularlar. Bir komut verildiğinde yapacaklarını söylerler ancak söyleneni yapmazlar. Okulda öğretmeni dinlemekte zorlanırlar ve dışarıdan gelen uyarılarla dikkatleri çabuk dağılır. Kalem, defter ve silgi gibi malzemeyle uğraşır, dersleri düzenli takip edemezler. Derste sıkılmaları nedeniyle sınıfın dikkatini ve huzurunu bozacak konuşma, arkadaşlarına laf atma ve garip sesler çıkarma gibi davranışlar sergileyebilirler. Bazıları ise ders anlatılırken dalıp gider ve akılları başka yerde olur, gün içinde olanları ya da olacakları düşünür hayaller kurarlar. Bu durum dersleri kaliteli dinleme ve takip etmelerine engel olur. Sınıf öğretmeni çocuğun ya derste çok konuştuğundan ya da dersi dinlemediğinden şikâyet eder.
Okuma ve yazma kaliteleri yaşıtlarından kötü, defter düzeni ve yazıları bozuk olabilir. Okurken sık hata yapabilirler. Genellikle kelime uydurma, hece atlama ya da eklemelerine sık rastlanır. Bu durum bazen öğrenme güçlükleriyle karışabilir.
Unutkan olabilirler, öğrettiğiniz ve iyi öğrendiklerini düşündüğünüz bir bilgiyi de çabuk unutabilirler. Bu durum özellikle uzun dönem hafızada belirgindir. Zaman yönetimleri iyi değildir, organize olamazlar. Kendilerine uygun bir çalışma düzeni ve sistemi geliştiremezler, çoğunlukla der çalışmayı sevmezler. Yaşanan tüm bu öğrenme zorluklarına sınavlarda dikkatsizce yapılan hatalar da eklenir. Sabırsızlıkları ve çabuk sıkılmaları, sorulan soruları yanlış okuma ve dolayısıyla da yanlış anlamalarına neden olur. Çok iyi bildikleri soruyu dahi basit hatalarla yanlış cevaplayabilirler. Bazıları sınavları yetiştirememe sorunu yaşar. Sonunda bilgileri ve bildiklerinden daha azı oranında not alırlar, özgüvenleri zedelenir ve sınavlardan korkmaya, çekinmeye başlarlar.
Dikkat eksikliği olan çocuklar evde ise günlük yapmaları gereken işler konusunda sorumluluk almak istemezler. Genellikle dağınıktırlar ve kurallardan hoşlanmazlar. Dikkat sorunu olan çocuklar sevdikleri ve zevk aldıkları etkinliklerle( bilgisayar, TV, oyunlar) ise uzun süre ilgilenebilirler. Daha çok kurallı öğrenmeye karşı isteksizdirler. Dikkat eksikliği olan çocukların bir kısmı aşırı hareketli değil hatta çok ağır hareket eden çocuklar olabilir. Bu çocuklara hipoaktif çocuklar da denir. Çocukluk döneminde hiperaktivitesi olanların bir kısmı ergenlik dönemine girdiklerinde aşırı hareketlilikleri kalmaz ve hipoaktif olabilirler. Bir sonraki yazımda sizlere” Hiperaktivite (Aşırı hareketlilik), Dürtüsellik”konularından bahsedeceğim

BUĞÜN NE YAPACAKSIN ?
Eğitim hayat boyu devam eden bir süreçtir. Dolayısıyla çocuğun eğitimi sadece okulda olmamaktadır. Sorumluluk, planlama, düzenli olma gibi kavramlar sürekli hayatımızın içindedir. Plan insanların düzenli bir hayat yaşamasını, zamanı verimli bir şekilde kullanmasını sağlar. Dolayısıyla bu alışkanlığın çocuklara en erken yaşta kazandırılması gerekir.
Planlama çocuğun özdenetim becerisini kazanmasının temel koşullarından biridir. Gününü planlama alışkanlığı çocukların gelecekte görev ve sorumluluklarını erteleme, yarım bırakma gibi davranışlardan uzak durmasını sağlar. Anne babaların ilk görevi çocuklarına sorumluluklar vermek ve bu sorumluluğu zamanında yerine getirmesini sağlamaktır. Bu hususta çocuklara yapabilecekleri görevler vermek ve zaman yönetimi konusunda yardımcı olmaları gerekmektedir. Çocuğa görevini ve yapacağı zamanı söylemek doğru bir karar değildir. Verilen görevi çocuğun ne zaman yapacağını kendisinin belirlemesi sağlanmalıdır. Bu konuda çocuğu yönlendirmek için çocuğa ‘’Bugün ne yapacaksın?’’ sorusu yöneltilebilir. Ya da ‘’Yarınki planında neler var?’’ sorusu ile çocuk gelecek için plan yapmaya teşvik edilebilir. Böylece çocuk yapması gerekenleri ve yapacağı zamanı kendi isteğine göre belirlemiş olur. Planlama esnasında anne babaya düşen görev çocuğa planını yaparken çok iyi düşünmesi gerektiğini çünkü planın çok elzem durumlar dışında değiştirilme ihtimalinin olmadığını hatırlatmaktır. Ayrıca diğer bir görev de ebeveynlerin çocuğa örnek olması, çocuğun kendilerini model alarak öğrenmesini sağlamaktır.
Zamanın değerini bilen ve elindeki zamanı verimli bir şekilde geçiren çocuklar yetiştirmeyi umut ediyor, iyi tatiller diliyorum.
KÜÇÜK BİR TEBESSÜM
Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi.
Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı, yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı.
Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu. Aksam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe basında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı.
Fakir adam öyle ama öyle minnettar oldu ki. İki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti. Karnını ilk defa doyurduktan sonra, bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak tuttu. Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titresen köpek yavrusunu görünce, kucağına alıverdi.
Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar koşuşturdu. Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı. Bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı, sonra bütün apartman halkı.
Anneler, babalar dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar. Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan bir tebessümün sonucuydu.

Ziyaretçi Bilgisi

Bugün 196

Dün 458

Bu Hafta 3355

Bu Ay 2180

Toplam 826635

Duyurular

İçerik Bulunamadı.

Hızlı İletişim

ENDER EĞİTİM KURUMLARI

(0328) 812 08 08

(0328) 814 33 66

iletisim@ozelenderkoleji.k12.tr

MERKEZ / OSMANİYE